Hafızlıkta Yaş
Lise ve üniversiteye yeni
başlayacak öğrenciler için yazdığımız yazının ardından bugün de hafızlıkla ilgili
meselelerle blog yazılarımıza devam ediyoruz. Bir yandan yazı konularımızı
maddeleyip toparlarken diğer yandan, hedeflediğimiz konularla ilgili makalelere
ve akademik araştırmalara baktığımızda hedeflediğimiz konularda araştırmaların
kısır kaldığını görmemiz bizi hayal kırıklığına uğratsa da çıktığımız yolda
ancak bireysel tecrübelerimizin aktarımıyla devam edeceğimizi ve yine de
makaleler taramaya devam edip yazılarımıza almaya gayret edeceğimizi söyleyerek
bir başlangıç yapmalıyız.
Ardından bugün hafızlıkta yaş
meselesiyle kaldığımız yerden devam ettiğimizde öncelikle söylemeliyiz ki
hafızlıkta yaş önemli bir faktördür. Yaştan daha önemli faktör ise hazır bulunuşluktur.
Yaş faktörümüze hazır bulunuşluğu eklediğimizde ikisinin bir araya gelip
başarıyı ortaya çıkaramayacağı bir formül yoktur desek abartmış olmayız. Peki
hangi yaş nasıl bir hazır bulunuşluk sorusunu sorduğumuzda ilk olarak hangi
yaşta olursa olsun kişi hafızlık sürecine başlamadan önce hafızlık yapmayı
istemelidir. Bununla beraber de hafızlığa başlamadan hatta bir hafızlık kursuna
bile başvurmadan önce kendi kendine karilerden ve hafızlardan sureler cüzler
dinlemeli ve ardından okumalar yapmalıdır.
Yaş faktörümüze yeniden
döndüğümüzde Kur’an’ın aile fertlerinin ellerinden bir gün olsun düşmediği,
çocuğun Kur’an ile ünsiyet kurduğu , çocuğun az çok hafızlığın anlamını bildiği
ve Kur’an’ı ezberlemenin çok kıymetli olarak görülüp sürekli vurgulandığı bir
ortamda çocuğu oyundan ve çocukça aktivitelerinden ayırmadan ve bir nakışı
işler gibi hafızlığın ahlakının ve kıymetinin işleneceği ortamlarda 5-6 belki 7
yaşlarında hafızlık tamamlanabilirken ,
4+4+4 sisteminde çocuğun hazır bulunuşluğu ve akademik olarak hem hafızlığın
hem de okulun yükünü taşıyabileceğini düşündüğümüz ortam ve zamanda pek tabi
hafızlık yapılabilir. Ülkemizde bunun için ayrılan özel İmam Hatip Ortaokulları
ve hafızlık kursları bulunmaktadır. Çocukluktan
ergenliğe geçişin ilk dönemi olan ortaokulu bitirip liseye başlayınca yapılan
hafızlık ise kanaatimizce en uygun zamandır. Burada önemli mesele ortaokulda
son senelere gelmeden 6. sınıftan itibaren çocuğa hafızlık bilinci vermeye
başlamak ve bir yandan da ezber kabiliyetini hem yaz hem de okul döneminde
ölçmek ve ezber ve hatim çalışmalarına devam ettirmektir. Şayet yeterli ve
gerekli hazırlık yapılıp uygun bir hafızlık ortamı sağlandığında çocuğun
hafızlığı kısa sürede bitecektir. Örgün olarak lise hayatına da devam
edebilecektir. Bu arada ortaokul ve lise arasında okulu dondurma-ara verme
hakkı bir yıl olduğu gibi ortaokul yıllarına özel bir hak olarak çocukların bir
yıl okula ara vermeleri sonunda kendilerinin girdiği sınavlarla birlikte
başarılı olduklarında hiçbir şekilde sene kaybı olmadan okula devam
edebilmeleri mümkün olmaktadır. Liseye ise bir yıl ara vermek dondurmak mümkün
olmakla birlikte kabaca bir yıl sene kaybı olmaktadır. Bu bir dezavantaj
olabilir fikri aklımıza gelmekle birlikte kişinin okula bir yıl ara vermesinin
dezavantajının yalnızca yaşıtlarından bir yaş büyük olarak devam etmesi
olduğunu görmekteyiz. Bunun dışında okula ara verip sadece hafızlığa yoğunlaşmak hem kişinin dikkatini
dağıtmamakla beraber hem de hafızlığa adaptasyonunu arttırmakta ve dahi uzun
bir sürecin yorgunluğu kişinin üzerinde hissedilmemektedir.
Lisede yapılan hafızlığa dair
diğer bir yöntem ise liseyi açık öğretimden okuyup 4 yıl içerisinde rahatça
hafızlık yapmaktır. Bununda hem avantajları hem dezavantajları olmakla birlikte
görebildiğimiz kadarıyla uzun bir süreye yayılmış hafızlık ve sürekli yatılı
bir kursta bulunmak kimi zaman öğrencileri bunaltmakta ve dünyalarının
hafızlıktan ibaret olması canlı yaşanan dünyayla bağlarının azalmasına neden
olup hafızlık sonrasında adaptasyonlarında hedef ve hayallerinde belirsizliğe
neden olmaktadır. Bir de kendilerine bir misyon yüklemeyen öğreticileri varsa
hafızlar, hafızlıklarını hitama erdirdiklerinde
genelde tabiri caizse sudan çıkmış balığa dönmektedir. Lakin hafızların
bir kısmı ise bu zamanları avantaj olarak görmekte hem sağlam hem de kendini
sıkıştırmadan rahat bir hafızlık yapıp o sırada üniversite sınavlarına
hazırlanmakta ve kaliteli üniversiteleri de tercih etmektedir.
Üniversitede yapılan hafızlığa
geldiğimizde ise bu düzeyde hafızlık yapanların pek çoğu kendi istekleriyle
hafızlığa başlamakta ve çoğu zaman da üniversitelerin bünyelerindeki hafızlık
kurslarından yararlanmaktadırlar. Bu seviyede hafızlık yapmanın da avantajı
bilinçli ve özellikle ilahiyat/islami ilimlerle birlikte yapılan hafızlık olup
Arapça bilerek yapılan hafızlığın pek tabi bilmeden yapılana göre ayrıcalığı
kelama hacetsizdir. Lakin buradaki dezavantaj ise hem hafızlığın hem fakültenin
aynı dönemde bitirilmesinin istenmesinden mütevellit ya hafızlık çalışmaları
arkada kalmakta ve hafızlık öğrencisiyle hafızlık hocası çatışmaya girmekte
yahut fakülte arka planda kalmakta ve çoğu öğrencinin sadece lisansta
bulabileceği hocalar-dersler ve o derslerden alınacak verim minimuma
düşmektedir ki bu kişilerin lisanstan sonra lisans yıllarında aldıkları
derslerle ilgili bir mesleği yapacaklarını düşündüğümüzde aslında bu zaman
diliminin oldukça önemli olduğu ve bu zamanların ıskalanmaması gerektiğini
göstermektedir. Her ikisini pek tabi şahane bir şekilde götürmeyi iddia eden
bireyler bu dönemde de hafızlık yapabilmektedir.
Yazımızı sonlandırmadan önce üniversite sonrasında, evli hatta 3 çocuk annesiyken bile kısa sürede hafızlık yapan tanıdıklarımızın olduğunu söyleyerek hülasa kişilerin kendileri için, ailelerinin ise çocukları için en uygun zamanları kollayarak hafızlık çalışmalarını yapabileceklerini söylemeliyiz. Sonraki yazımızın konusu ise hafızlık için ortam seçimi, hafızlık kursları, hafızlıkta hoca seçimi olacaktır. Rabbimizin selamı ve rahmetinin üzerimize olmasını dilerim.
Yorumlar
Yorum Gönder